Kurumsal yönetim ilkeleri ya da kurumsal yönetimsizlik

kurumsal yönetim ilkeleri

Bu yazının amacı alanında çok başarılı olan şirketlerin hangi sebeplerden dolayı battıkları, iflas sürecine giderken yaşanılan olayları ve bu olayları önleyebilmek için neler yapılması gerektiği yönünde bilgi vermektir.Kısa süreli konsorsiyum amaçlı kurulan şirketler dışında bütün şirketler sonsuza dek yaşayacağı varsayılarak kurulmuştur. Bu şirketlerin “ kişilik “ kavramı ile ilişkilidir. Dünya üzerindeki bütün şirketlerin temel amacı karlarını arttırmak ve bunun doğal sonucu olarak şirketin ilgilileri olan kurum, kuruluş ve bireyleri mutlu etmektir. Bu aşamada şirketler daha çok kar elde etmek adına çeşitli uygulamalar yapması, piyasada olmayan yenilikleri yaparak çıkar çevrelerine kar elde etmek bütün şirketlerin kuruluş amaçlarından bir tanesidir.
            Şirketler için önemli olan kar olarak gözükse dahi esas olan sürdürülebilir kar en önemli kavramdır. Zira bir şirketin bir yıl çok karlı gözükmesi için bir önceki yıl kanunlar çerçevesinde muhafazakâr bir muhasebe politikası izleyip karşılık ayırıp daha sonraki yıl zaten gerçekleşmesi pek mümkün olmayan bu karşılıkların gelir gibi gösterilmesi suretiyle şirket karlı gösterilebilir. Esasında ne geçen sene şirket daha az karlıydı ne bu sene şirket daha çok karlı. Sadece çeşitli muhasebe uygulamaları ile şirketler kendilerini istedikleri gibi daha doğrusu kendisi ile ilgili grupların çıkarları yerine direkt olarak kendi çıkarını ön plana alıp çeşitli etik olmayan uygulamalara gidebilmektedir.
            Firmaların uygulamış olduğu bu muhasebe politikalarını kendi kişisel çıkarlarını ön plana tutup sosyal sorumluluk ilkelerini arka plana bırakmasını önlemek amacıyla her ülke kendi vergi kanunlarına firmaların muhasebe kayıtlarını yaparken nasıl davranması gerektiği hususunda yol gösterici çeşitli kanunlar çıkartmıştır. Bunun yanında ülkeler arası ticaretin ve sermaye hareketliliğinin artması sonucunda birçok sermayedar başka ülkelerdeki yatırımlar ile ilgilenebilmekte ve başka ülkelerde yatırım kararı alabilmektedir. Yatırım kararı alırken yatırımcıların yanlış karar almasını önlemek amacıyla ülkeler arasında ortak bir muhasebe dili oluşturulmasının gerekliliği orta çıktı ve UFRS denilen standartlar çıktı. Bu standartlara karşın Amerika Birleşik Devletleri’nin kendi içerisinde uygulanan US GAAP standartları ve UK GAAP standartları oluşturulmuştur. Dünya ticaretinin üçte birini kapsayan Amerika’da uygulanan US GAAP uygulamaları ile UFRS uyumlaştırılmaları devam etmektedir. Bunun gerçekleştirilmesi halinde daha şeffaf mali tablolar ortaya çıkacak ve yatırımcıların karar vermesi kolaylaşacak.
Amerikan devi Enron’un iflası, işletme uygulamalarında ve muhasebe mesleğinde büyük değişmeler yarattı. Swissair, kurumsal yönetim ilkelerinin uygulamasındaki eksiklikler nedeniyle iflas edip devlet tarafından kurtarıldı. Bağımsız denetim mesleğinin dürüstlük simgesi ve dünyanın en büyük beşinci denetim firması olan Arthur Andersen’in 2002 yılında dağılması da bize kurumsal yönetimde eksik olan şirketlerin ne kadar çok uzun süreli yaşanmışlıkları olsa dahi kurumsal yönetim uygulamadıkları takdirde hazin sondan kurtulamayacaklarını göz önüne sermiştir. Genel olarak şirketlerin batmasının ana sebebi konjonktürün değiştiği zamanlarda nasıl bir karar vermeleri gerektiğini bilemiyor olmaları ve kriz anlarında nasıl davranmaları gerektiğini söyleyecek bir yol haritası çıkartmamış olmaları, risk yönetimi yapmamış olmaları, toplum nezdinde güvenirliliklerinin azalması sonucunda güvenirliliklerini yitirmiş olmaları, şirketlerin ayrı birer yaşayan organizma olarak görülmemesi, lider egemenliğinin sonuna kadar kullanılması, çıkar grupları arasında çeşitli ayrımlar yapmak, şirketin anlık karlı gözükmesi adına yaratıcı muhasebe tekniklerine başvurmuş olmaları, şirketlerin verimliliği ve karlılığını ölçümlenmesini zorlaştıracak şekilde bir yapılanmaya gitmiş olmaları, ana faaliyet konusu dışında farklı alanlarda işlere başlamış olmalarıdır. Esas itibariyle bu sorularının hepsinin cevabı kurumsal yönetim ilkelerinden geçmektedir. Şayet bir şirket her şeyin normal olduğu bir zaman diliminde ileriye dönük çeşitli kararları vermiş olsa bu tarz sorunların hiç biri ile karşılaşmayacaktır.
            Şirketlerin bu tarz sorunlarla karşı karşıya kalmaması için toplumda herkesin çıkarını düşünen devletin çeşitli kuralları işletmesi gerekir. Bu kuralları koyarken sadece halk açık şirketlere değil aile şirketlerini de kapsaması gerekir. Zira sermaye piyasalarında halka açık şirket sayısının çok az olduğu ülkemizde kuralların aile şirketlerine de uygulanacak şekilde geniş bir kesime hitap etmesi gerekmektedir. Kurallar korunurken devletin hazine kaybı olup olmadığına bakılması, ilgili çıkar gruplarından hiç kimsenin mağdur edilmemesi sağlayacak uygulamaları bir an evvel gündeme geçirmelidir.
 Bunun için ilgili kanunlar çıkartılırken aşağıdaki hususların dikkate alınarak yürürlüğe konulması gerekmektedir.

Adillik: İşletmenin hissedarlarına ve ortaklarına karşı eşit davranması ve hissedarlık haklarının kullanımını kolaylaştırıcı yapının oluşturulması tanımlanmaktadır.

Hesap verebilirlilik: Yönetim kurullarının şirket yönetiminin faaliyetlerini izlemesi ve faaliyetlerin sonuçlarını hissedarlarla paylaşmasıdır.

Sorumluluk: İşletmenin, doğrudan ya da dolaylı menfaat gruplarını temsil eden çalışanlara, müşterilere, tedarikçilere ve kamuya karşı sorumluluklarını yerine getirmeli

Şeffaflık: Şirketin ortaklık yapısı, mali durumu, yönetim yapısı, vizyonu, misyonu ve yatırım kararları gibi konularda yatırımcılara ve diğer ortaklara açıklanmalıdır.

entelektüel

Edebiyatı sever, şiir dinlemeyi sever, liberal ve politik bir kişidir.

8 comments

  1. amarat diyor ki:

    Teşekkürler Ayşe hanım :=)

  2. Ayşe Bozdağ diyor ki:

    İngilizcenizi geliştirebilmek sizin elinizde, bizim bilim dünyamızdaki eserlerin pek çoğu yabancı dillarden çeviri şeklinde, hHatta bu konudaki ayıbımızı temsil eden bir rektörümüz bile var, kitapları türkçeye çevirip bilimsel çalışma yaptık diye doç prof ünvanlarını ismimize ön ek yapıp şanlı şerefli geziniyoruz….

    Lisans tezimde hiçbir türkçe kaynağım olmadığını ve bulduklarımında yetersiz olduğunu görünce üzerinde epey kafa yormuştum. sonrasında şunu farkettim, eğer çalıştığınız aşanda birkaç makale okumakla başlarsanız ingilizcesini okurken bilmediğiniz kelimelere şöyle bir göz atmanız yetiyor, çünkü bizim terimlerimiz ingilizce yada fransızca karşılıklarıyla çoğu zaman aynı böylelikle genellikle birbirinin tekrarı yada biraz geliştirilmişi olan kaynaklar üzerinde çalışırsınız , kısacası zorlanmazsınız emin olun… Size küçük bir örnek: kıyaslama nedir desem ; iki şeyin birbiriyle belirli kriterle altında karşılaştırılmasıdır dersiniz, oysa size benchmarking nedir desem eminim anlatacaklarınız ilk cümleden başlayarak daha farklı bir yön seyreder….

  3. amarat diyor ki:

    Yazılarınızı yayınlamaktan mutluluk duyacagımızı bildiririz. Yayınlarız tabikide, esasında benim ingilzicem iyi olsaydı muhasebe teorisi dersinde görmüş olduğumuz adalet teorileri konusunu tez konum olarak belirlerdim fakat ingilizcem o seviyede değil.

  4. Ayşe Bozdağ diyor ki:

    Sevgili amarat ileride yazılarımı yayınlayacaksınız muhtemelen ama biraz daha öğrenmem lazım, şu andaki işletme , yönetim finans bilgilerim gelişme sürecinde. Konusu muhtemelen yönetim sorunları oalcak olan master tezimi bile yayınlarız burda

  5. amarat diyor ki:

    Özkan merhaba,
    Ben kurulsam yönetim ve risk dersini prof.Dr. Mustafa aydın aysan hocamızdan alıyorum. Şirketlerde neler dönmüş görüyoruz çeşitli vaka analizleri ile, özellikle Arthur Andersen’de ilk kurucu kişisi ölünce şirket neredeyse dagılma noktasına geliyor.O konuma getirmemek lazım.
    Evet dedigin gibi lisanslama sınavları çok.Ben şu tezi halledip bir de cia olsaydım bir de spknın bagımsız denetim sınavını geçip belgemi alsaydım bir şey ister miydim ? evet isterdim :=)

  6. ozkann diyor ki:

    http://www.spk.gov.tr/filesys/finans_seminerleri/

    adreste bugün SPK da katldığım “Kurumsal Yönetim” seminerinin sunumu var..
    Kurumsal yönetimin önündeki engellerden birinin de yine sirketin kendi yöneticileri olduğunu sasırarak dinledim (koltuk sevdası)…

    Ülkemizde OECD nin kurumsal yönetim ilkelerininn SPK tarafında da aynen kabul edilmesi ve Trkçeye cevrilmesiyle bu konu en azından bir standarda oturtuldu,
    tabi Basel II uzlaşısıın yürürlüğe konmasıyla (ki bu yıllardır ertelenip durur)
    konunun önemi artacaktır.
    (amarat, al bir lisans daha lazım işte, SPK Kurumsal Yönetim Derecelendirme Lisansı : )

  7. amarat diyor ki:

    Ayşe hanım merhaba,
    Evet esasında ben bu yazıyı ülkemizdeki Kurumsal yönetim çalışmalarında başarılı bir isim olan Mustafa Aydın Aysan hocamızın kurumsal yönetim ve risk dersinde hazırladığım bir ödev.
    Malesef bu şekilde olmuş.Koskoca şirketler ufak tefek hatalar yüzünden batmış esas sebep ise bu hataların göz göre göre geliyor olmasına karşın hiç bir şey yapılmamış olması. Hatta derste hocamızla konuşurken kitabı yeni bir yayın evinden çıakrtacagını falan söyledi.Ben de ” O zaman hocam kitabın kapağına Beceriksiz amerikalılar şirket yönetmeyi bilmiyor” diye yazdırın dedim. O da dogru söylüyorsun dedi. 135 yıllık olan ( umarım yanılmıyorum ) Lehman Brothers firması son 20 senede batmış ve kimse görmemiş. Bütün bununla birlikte General motors’un pazar payı yuzde 65 lerden düştükçe düşmüş ve kimse bir şeyler yapmamış.

    Muhasebe verilerinin doğrulanması için muhasebecinin mesleki yargısını etik kurallar dahilinde düzgün bir şekilde kullanması gerekmektedir.

    Varsa sizin yazılarınız yayınlamak isteriz :=)

  8. Ayşe Bozdağ diyor ki:

    Amarat faydalı bir yazı olmuş teşekkürler. Kurumsallaşamamk bizim ülkemizin uzun bir süre daha başını ağrıtacak bir yönetim problemi olmalı. Şirketlerin karlılık göstergesinin tablolar üzeridne yapılamsı ve çeşitli muhasebe uygulamalarıdnaki cambazlıklarla gerçekleştirildiğini düşünüyor ama bunun sadece benim için komplo teorisi olabileceğinden dolayı ifade edemiyordum. Yazını okuyunca anladım.

    Şirketlerin muhasebe verilerine göre büyüyor olmasıda gerçekte herhangi bir şey ifade etmiyor bence, sorumluluklarını ne derece yerine getiriyor sorusu önemli olmalı.
    Ülkemizdeki işletmelerin büyük oranda aile şirketlerinden oluşması bir noktada aile menfaatlerini düşünmeye ve daha çok daha çok kazanmaya yöneltiyor. Müşteri, çalışan yada tedarikçi ve şirketin karşı karşıya kaldığı durumda ortakalrdan herhangi birinin kurumsal imajı (tabi varsa ve oluşturulabilmişse) zedeleyecek davranışlarda bulunması şirket adına objektik olarak değerlendirmeden uzak tamamen duygusal tepkilerle gerçekleşebiliyor. Bu anlayışın devam etmesi de kurumsallaşmayı beceremeyen şirketlerin şiddeti biraz yüksek çaptaki sarsıntılarda dağılmasına neden oluyor. Her yerde herşey için ETİK , kurtarıcı bir rota olmalı….

E-posta adresiniz gösterilmeyecek. Gerekli alanlar * ile işaretlidir.

*