Özgürlerin toprağı ; Liberya

liberya armasıİsmini duyduğumuz anda özgürlükler ülkesi olarak zihnimizde tahayyül etsek dahi bu ülke hakkında bilgiler edindikçe ismi ile ne kadar tezat bir ülke olduğunu görebiliyoruz. Özgürlerin toprağı olarak anılan bu ülkenin armasında da ” Bizi buraya özgürlük aşkı getirdi” gibi bir cümle sarf etmişler ki esasında kara kıta Afrika’da sömürge görmemiş tek ülke olması bu sözü doğrularken bunda zamanında Amerikan hükümetlerinin bu ülkeye verdiği desteği göz ardı etmemek lazım.

Liberya’da insanlar çok düşük ücretlere çalışıyorlar.Esasında düşük ücret ile çalışmak kötü değil misal ev kirasının 1 birim olduğu yerde siz ayda 3 birim para kazanıyorsanız esasında pek sorun yoktur fakat bir aylık evin kirasının 2.000 USD olduğu bir ülkede günlük kazancınız 1 dolar civarında ise, ülkede en iyi maaşı yabancı ülkelerin göndermiş olduğu yardım derneklerinde çalışanlar , birleşmiş milletler çalışanları  ya da polisler kazanabiliyor.Bunlar da ancak 50 USD civarı bir para kazanabiliyorlar. Esasında bu büyük bir çelişki bir ev kirasının 2000 dolar olduğu bir yerde 50 dolar kazanmak çok acı verici bir durum.Ayrıca bu 2.000 dolarlık evinde evden çok her şeye benzediği sadece betonarme olmasından dolayı bu parayı ettiği, oturmak için yüklü bir miktarda doları içine harcamanız zorunda kaldığınız bir ev olduğunu düşününce bazı durumlar insan beyninde daha bir yerli yerine oturabiliyor.

Bu kara kıtanın orta batı kısmında, deniz kenarında yer alan ülkenin sömürülmemiş olması, özgürlerin ülkesi olarak adlandırılsa da şu anda pırlanta ve değerli maden arayan Avrupalı ve Amerikalı şirketler tarafından çevrelenmiş durumda.Umut ediyoruz ki bu şirketler ülkeden aldıkları doğal kaynaklar kadar bir katma değeri bu ülke insanına iş olarak verir ve insanların yaşam seviyesi bir nebze yükselir. Ülkede yollar yok denecek kadar az, başkent Monravia’de ancak ana arterler asfalt ara sokaklarda asfalt yok bulmak mümkün değilken asfalt yollarda açılan gedikler ise etraftan insanların bu bölgelere taş yığıp büyük arazi araçların bu taşları ezmesi ile uzun bir zaman dilimi sonrasında düzleniyor. Ülkede en önemli sorunlardan birisi de sağlık.Yaklaşık 3,5 milyon insanın yaşadığı bu ülkede 100.000 insanın aids olduğunu duyunca insan ürperiyor.

Tamimiyle altyapıdan yoksun, sağlık sisteminden yoksun, yakın geçmişte yapılmış olan iç savaş nedeniyle güvenlik tedbirleri bir yere kadar, üçüncü kattaki evine hırsızların girmesi için dikenli tellerin yaşayabildiği bir ülke burası.Şimdi.. Tüm bu kötü olumsuzluklar arasında bir okul, Türkiye’den giden öğretmenlerin açtığı, başlangıçta 4 öğrencisi olan git gide öğrenci sayıları artan bugün itibari ile yanılmıyorsam 36 öğrencisi olan bir okul.İsmini şu an hatırlayamıyorum, esasında belki ismide o kadar önemli değil.Önemli olan orada var olan birilerinin var olması.

 Hüseyin, Kadir, Ramazan bu üç öğretmen Liberya gibi bir ülkede eğitim adına orada bizim de olmamız gerektiği düşüncesi ile kara kıtaya gitmişler.Liberya’da oldukça zorluklarla karşılaşmışlar.Bunlardan ilki okul açmak için yeterli büyük bir binanın olmaması, binanın olmaması sorun çünkü binaların çoğu kullanılmayacak harabeler ve bu harabelere sahiplerinin istediği tutarlar dudak uçuklatacak miktarda.Fakat bu fedakar öğretmen ağabeylerimiz yılmadan çalışmalarına devam edip bölgenin en güzel okullarından birisini oluşturmuşlar.

Burada öğretmenler kadar takdir etmemiz gereken birileri de var onlarda bu öğretmenlerin eşleri.Çünkü etrafımızda gördüğümüz kadarıyla bayanların çogu evlilik sonrası annelerine yakın mühitler de oturup eşleri ile evlerin yerleri tartışma konusu olurken bu öğretmenlerin eşleri ise Liberya gibi belki de daha önce adlarını duymadığı, akrabalarının olmadığı, 100.000 civarı aids’li insanın yaşadığı bir ülkeye gitmek gerçekten cesaret işi.

ALLAH c.c. hepsinden razı olsun.

entelektüel

Edebiyatı sever, şiir dinlemeyi sever, liberal ve politik bir kişidir.

1 comment

  1. […] İnsanların susuzluktan dolayı protein alamaması ya da başka sebeplerden aşırı derece guatr olması, çocuklarda kanlı ishal gözükmesi, save children grubunun orada olması, çocuk yetimhaneleri kurması, insanların bir parça su için 10 km yol gitmesi ve kafalarında 20 litre suyu taşıyan genç kızları, acı çeken çocukları, hastanede kendisine ameliyat sonrası verilen beyaz kilodun çocugun bunu durmadan çıkarması , doktorların neden boyle oldugunu annelerinin mi bunu çıkardıgını tercümana sormaları durumunda beyaz kilodu çocukların kendilerinin çıkarması ve bunu güzel günlerde bayramda giymek üzere çıkarıp annesine vermesini görüyorsunuz. insanlar o kadar fakirki dünyanın en fakir ikinci ülkesi burası, insanlar kaç gündür yiyecek yememiş şekilde dolaşıyorlar, bir ev tabi ev demeye bin şahit gerek , zenginlerin evleri dışarıdan hiç sıcak gelmemesi için çamurdan yapılmış fakirlerininki ise otlardan yapılmış. senede iki kez yagmurun yagdıgı bu ülkede insanlar bu yagmur sularını toplamak için bir çok büyük kaba sahipler çünkü su çok önemli bu ülkede. Yiyecek sıkıntısında ise bizlerin papaganlara, kuşlara verdigimiz bu yemleri ekiyorlar, sulama imkanı olmadıgından artık ne kadar çıkarsa deyip bunun ümidi ile yaşıyorlar daha sonra bunu taştan kaplarda eziyorlar, tabii bu ezilme işleminde kadınlar agır taşları kaldırıp bu bizim için kuş yemi olan onlar için temel besin maddesi olan gıdayı un haline getirmek için çoka gır taşları kaldırıyorlar ve bunu akşama kadar yaptıklarından dolayı kadınların neredeyse hepsinde fıtık hastalıgı bulunmakta.Zengin olanlar bu un haline gelen maddeyi su ile karıştırıp un haline geitirip yagda kızartıyorlar fakirler ise su ile hamur olan bu maddeyi suda kaynatıyorlar ve o hali ile yiyorlar. Tabi bu ile kaynatılarak ne kadar olursa o kadar yiyen bu insanlar gene yiyecek bulabilen insanlar, yardım grubunun çöplükleri asla boşa gitmiyor çünkü insanlar hemen bu çöpleri topluyorlar zira kendilerine göre kullanacakları bir madde oluyor o insanlar için.misal insanlar şaşal şişeleri hemen birkaç iplikle ayakkabı hale geliyor. İnsanların şekilleri şemalleri değişmiş durumda olabiliyor bu insanların saglık durumları tam bir facia.bir insan var ve ayagının altında ayakkabı gibi bir cisim gözüküyor bu megersem o kişinin ayakları nasır tutmuş ve ayakkabı gibi olmuş. beyaz insan hep onları sömürmüş kendileri beyaz insan görünce çok çekiniyorlar.grubun içinde psikolog birisi de varmış.Çektikleri bir fotografta çocuklar arabanın içinde beyaz insana bakıyor ve arkalarda bir tanesi dışında hepsinin elleri kapalı yukarıda değil ve bunu psikolojide ürkeklik, çekingenlik olarak yorumluyorlarmış.Bu beyaz adamlar cuma için camiye gidiyor.cami dedigimizde bizdeki gibi bir yapı algılanmasın insanların toplanacagı bir mekan bir yer manasında ve bu beyaz adamlar cuma kılarken insanların arasına karışıp onlarla birlikte namaz kılarken daha sonraları ögreniliyormuş ki halk kendi arasında " bugun beyaz adamlar geldi ve bizlerin arasında namaz kıldı". Orada kendilerinden sonsuz kere ALLAH razı olsun diyeceğim abiler okul açmışlar ve bu okula seneler geçtikçe anaokulu, ortaokul, erkek lisesi, kız lisesi gibi büyük bir yapı haline gelmiş.ORada görevli bir ögretmen abi kazakistandaki kolejlerin açılışında bulunmuş sonra nijere gideceksin denilmiş ve nijere gelmiş ve şimdi ise oraya gelen insanlardan rica edip kendisini durumun daha kötüce oldugu, yeni okul olması açısından daha da bir zorlukla karşılaşma ihtimali yüksek olan orta afrikada bir ülkeye gitmek istediginden ve bunun için araya insanlar koyan bir abimiz.Herkesin tayinigit gide daha iyi yerlere çıkarken bu abimizin tayini hep daha kötüye gidiyor., ALLAH O’ndan ve O’nun gibilerden razı olsun.Ve okul inşaatlarının denilen sürede bitmesi bu insanlar için çok şaşırtıcı olmuş zira ülkede müslümanların bir şeyi tam olarak zamanında yetiştiremeyecegi imajı oluşmuş.Ne yapılabilirse beyaz adamlar gelip yapar diye görülmüş.Bu ülkede insanlar namazlarına çok düşkünler, ezan sesini duyar duymaz hemen namaza koşuyorlar.Ve büyük köylerde camii varken küçük köylerde sadece etrafı taşlarla çevrili, ki bu taşlarla çevrili dediğim yarım metre duvarlar değil bildigin bir sıra taş ile çevrilmiş kapı girişi boş bırakılmış ve kıbleyi göstermek için namazın kıldıracagı yerin taşları biraz oval şekilde konulmuş. insan kaçakçılıgının çok fazla görüldügü bir ülke nijer, çocuklar dogar dogmaz kabilelerinin işaretleri yüzlerine işleniyor,şayet bu işaret yoksa herhangi bir kabileden olmadıgınız anlaşılıyor ve sizin hayat güvenceniz kalmıyor.   Şimdi bütün bunlardan sonra Bir Nijer‘i düşünüyorum, Bir Gazze’yi düşünüyorum.Sonra susuyorum.         Bunu okuyan bunu da okudu : http://entelektuel.com/ozgurlerin-topragi-liberya/ […]

E-posta adresiniz gösterilmeyecek. Gerekli alanlar * ile işaretlidir.

*