Sosyal güvenlik sistemi değişmeli

SGK kurumu bu ülkede bir işte çalışan işçinin, kendi işyerini açan her patronun ayrıca devlet dairesinde çalışan memurların üye olması gereken bir kurum. Bu nedenle ülke genelinde herkesi kapsamaktadır. Bu özelliğinden dolayı bu kurum ile ilgili alınan kararlar direkt ya da dolaylı yollardan herkesi etkilemektedir.

Fakat her nasılsa SGK’nın işlemlerinden dolayı mutlu olan küçük bir azınlık dışında hiç kimse mutlu değil. Bu azınlık 40’lı yaşlarında emekli olmuş ve şimdilerde bu emekli maaşlarını yemekle meşgul olan kişiler. Bu kişilere söz söylemek hiç birimizin haddi değil. Zira büyük devletimiz böyle uygun gördüyse elbette vardır bir bildiği deniliyordu. Fakat zamanla anlaşıldı ki devletin hiçbir şey bildiği falan yok ve tamamen y toplamak için popülist davranışlar sonucu emekli olma şartları çok kolaylaştırılmıştır.

Şimdiler ise SGK’dan emekli olmak isteyen bir kişinin en az 7.200 gün prim ödemesi ve dahası yaşını beklemesi lazım. Bu yaş 1999 senesinden sonra işe girmiş kişilerde 60 olarak belirlenmiştir. Şimdi ailesinden çoğunun doğal ölümü 60 yaş öncesi olan bir kişinin devlete prim ödemesi biraz saçma gibi gelmektedir. Zira bu kişi ödeyeceği primler ile alacağı maaş ve öldüğü takdirde ailesinin alacağı dul yetim maaşına bakınca bu kişinin bir gayrimenkul alması çok daha mantıklıdır. Hiç değilse miras olarak devredilebilmektedir. Konunun bu boyutunu da unutmamamız gerekir.

SGK kurumu erken yaşta kişilere maaş ödemesinden ve geçtiğimiz senelerde ortaya çıkan ilaç vurgunları ile denetimde bir eksiklik yaşadığını hep birlikte gördük. Tabi doğal olarak kurum bu yamalarını kapama çabasında olmasına karşın hala zarar etmekte ve ülke bütçesinden hatırı sayılır bir pay kapmaktadır.

Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) yayımlamış olduğu rapora göre “1994 yılından 1998 yılı sonuna kadar bütçeden toplam 184 milyar lira aktarıldığı, bu yıl yapılacak 46 milyar liralık transferle birlikte sosyal güvenlik sistemine bütçeden 16 yılda yapılan transferlerin toplam tutarı 219,8 milyar lirayı bulacağı bildirildi.”* Bu tabloyu görebilmek adına bugünlerde hükümetin açılımın ekonomik boyutunu dile getirmek için dağa taşa bomba yağdırmanın 25 yıllık terörle mücadele içerisinde 300 milyar dolara mal olduğunu ve bunun yerine hastane, okul, baraj yapılabileceğini söylemişlerdi.

Genel itibariyle 1994 senesinden sonra SGK’da yer alan bütçe krizinin başladığını söylersek bu kurumun özelleştirilmesinde yaşanan her bir yılın ülke bütçesine zararını düşünemiyorum. Bu sene için 46 milyarlık para aktarılması sonucu ancak ayakta durabilmektedir.

Peki bu durumda yapılması gereken nedir?

Yapılması gereken ilk işlem SGK’ya girişlerin azalmasıdır. Ülkedeki kanunlar gereği herkesin bir sosyal güvenlik sistemi içerisinde yer alması gerekmektedir. İşyeriniz size özel sağlık sigortasını yapmış olsa dahi sizin ayrıca SGK’ya prim ödemeniz gerekmektedir. Bunun anlamı hiçbir şekilde devlet hastanesine gitmeseniz dahi SGK’ya prim ödemek zorundasınız.

Bu şekilde sigortacılık sektörü gelişecek, kar elde edecek ve bu elde etmiş olduğu karlardan yüzde yirmi gibi bir oranı devlete vergi olarak vereceklerdir. Hiçbir işlem için geç kalınmış değildir. Zira bu sene 46 milyar liralık transferin seneye 100 milyar lira olmayacağını kimse garanti etmiyor.

Size hemen işsizlik sigortası fonunda biriken paranın büyüklüğünü ve özel bankaların bu işe girip kar elde etmesini sizlere örnek vermek isterim. Bir başka örnek ise çok daha farklı bir alandan otobanlardan verilebilir. Aynı yolun yanına sadece paralı bir yol yapınca bu yoldan kimler gider ki, zaten bedava olanı var, paralı yolu kim neden kullanmak istesin gibi haberlerin yapıldığı yılları düşünüp bu yıl köprü ve otoyolların para bastığını görerek hemen bu düşüncemizin zamanında ne kadar yanlış olduğunu görebiliriz.

Özel sektörde dahi kimi işler firma dışında yapılmaktadır. İnsan kaynakları departmanı artık daha profesyonel kişilerin kurmuş olduğu şirketlere devredilmiş, ilerleyen zamanlarda kimi muhasebe işlemlerinin dış hizmet olarak satın alınacağı önümüzde duran büyük bir gerçekliktir.

Devlette kendisinin vermiş olduğu kimi hizmetler bu şekilde dış kaynak kullanarak yapmalı ya da bu hizmetleri sadece kendisinin sağlaması gerektiği zihniyetinden vazgeçip toplam faydaya bakmalı. İşte tam burada bir zihniyetin değişmesine gereksinim duymaktayız. Umarım bu zihni değişim süreci en kısa zamanda, zararın daha da fazlalaşmadığı bir zaman diliminde toplum genelinde oluşu ve sosyal güvenlik sistemi değişir.

Konu ile ilgili şu yazıların da okunmasında fayda vardır;

  1. http://entelektuel.com/sosyal-guvenlik-aciklari/
  2. http://entelektuel.com/amerika-batiyor/

*http://www.palhaber.com/haber/ekonomi/ekonomi-genel/sosiyal-guvenlige-715-milyar-dolar-transfer.html

entelektüel

Edebiyatı sever, şiir dinlemeyi sever, liberal ve politik bir kişidir.

1 comment

  1. özkan diyor ki:

    Kadir, emeklilik konusunda söylediklerine katılıyorum.
    Ama Sigorta ödemeleri nedeniyle yararlanılan sağlık hizmetleri gerçekten bir çok insan için, özellikle ailesinde kronik hastaları olanlar için cok işe yarıyor. Ama tabi, en azından emeklilik için ve sağlık harcamaları için ayrı primler alınabilir.
    bunların Türkiyede olmayacağı da cok belli gerçi.
    en azından var olan sistem iyi işlese.

E-posta adresiniz gösterilmeyecek. Gerekli alanlar * ile işaretlidir.

*