Yetmez ama EVET

yetmez ama evet

12 Eylül 2010 günü Türkiye’liler olarak tekrar sandık başına gidip bu sefer evet ya da hayır diyerek bir seçim yapacağız. Bana göre bu seçim insanların daha aydınlık bir ülkede yaşayıp yaşamak istemediğine, ülkenin atanmışlar, hâkimler, tarafından mı yoksa seçilmişler, milletvekilleri, tarafından mı yönetilmesi gerektiği sorusunun cevabı olacaktır.

Bundan yaklaşık iki sene önce liberal arkadaşlarımızla birlikte siyasi partiler kanunumuzu açıp baştan sona incelemiştik ve gerçekten çok garip maddeler görmüştük. Bunlardan bir tanesini hemen söylemek isterim. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kapatılmasını teklif etmek yasak. Bunu teklif eden bir siyasi partinin kapatılması gerekiyor. Şaka gibi bir durum. Ülkemizi tanımayan ve sadece bu maddeyi gören bir kişi ülkemizin son derece dindar olduğunu sanır, oysaki devletin yapmak istediği Türkiye Müslümanlığı ve bu Müslümanlık çeşidini inananlara dayatmaktır.

Konumuz Diyanet İşleri Başkanlığı değil, konumuz referandum fakat görmüş olduğunuz üzere kanunlarımızda hala akla, mantığa uygun olmayan maddeler var. Sanki Anayasa’nın değiştirilemez ilk üç maddesi gibi. Kaldı ki bu üç madde sürekli bir şekilde korunan maddeler değildi, sonradan değiştirildi. İlla bir madde korunması gerekiyorsa 82 Anayasası’nın 6. maddesi olan “Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.” Maddesi asla ve asla değiştirilmemesi gerekir.

Fakat bunu asker amcalar yapmamış. Neden? Çünkü aklı yetmeyen halkın aklı yetmeyen siyasetçileri seçip ülkeyi batağa sapladığında kendisini milletin yerine koyup yönetime el koymak, hoş bu kişilerin anayasa diye tutturduklarına bakmamak lazım, yoksa gelip onu da biz değiştiririz mantığı yok mu bu adamlarda sanki?

Konumuzu dağıtmadan konuşmamız gereken konu referandum sonrasıdır. Büyük ihtimalle referandum sonrasında Başbakan seçimlere odaklanacak, belki referandumdan evet yüksek bir oranda çıkarsa il il hem seçim konuşması hem de vatandaşlara teşekkür konuşmaları yapmak için tekrar yollara düşecek.

Başbakan bunu yaparken bizlerin yani “Yetmez ama Evet” diyenlerin yapması gereken Başbakana bu yetmez dediklerimizin yapılması için baskı kurmaktır. En büyük baskı da Ülke’nin AB reformlarına tekrar hız vermesidir. Zira biz ne zaman bu reformları hızlandırırsak ülke iyiyi gitmekte, ne zaman bu reformlardan uzaklaşırsak ülke karışıklığa sürüklenmektedir.

Yetmez ama Evet diyoruz Sayın Başbakan, lakin bu yetmezlerimizi görmezden gelemezsiniz, gelmemelisiniz.

entelektüel

Edebiyatı sever, şiir dinlemeyi sever, liberal ve politik bir kişidir.

1 comment

  1. Çağdaş Nizamoğlu diyor ki:

    Anayasal sistemler adına insanlar senelerce siyasal bilimler okuyorlar da ancak seneleer sonra neyin ne olduğunu anlıyabiliyorlar.
    Yahu bizim halkımız ne anlar anayasal düzeneklerden falan filan…Bizim halk gitsin pazardan kavun, karpuz seçsin…
    Hadi bırak haklı, Türkiye’nin göbeğindeki Ankara’da, Ankara’nın göbeğindeki o ulu divanda, henüz daha Türkçe konuşmasını bilmeyen insanlar var, bu milli takımında…şapkadan ‘evet’ çıkasa n’olacak?
    Vay halimize, onlar mı karar vereceklermiş bizim adımıza, onlar mı yöneteceklermiş sürüyü, hadi ordan…
    Halkımızın cahil ve yoksul olması sirk palyoçolarının işine geliyor…
    daha henüz bu anayasa pakedinin içeriğinin ne gibi bir şey olduğunu anlamayan bir çoğunluğun “evet veya hayır” demesi için bence çok çok erken.

    İnadına hayır!

E-posta adresiniz gösterilmeyecek. Gerekli alanlar * ile işaretlidir.

*