Ben hasrete tutsağım hasretler tutsak bana.

 

Ben Hasrete tutsağım hasretler tutsak bana.Cezaevinde yatan mahkûmları anlatmaya yetiyor bu cümle. O kadar masum tutsak insan var ki memleketimizde, buradan onlara sesleniyorum, bir gün sonsuz gezegeni, yıldızları, nehirleri, cam bardaktaki çayınızı ve en önemlisi kaleminizi geri kazanmanız umuduyla yazıyorum bu yazıyı. Kalbinizdeki düşünceleri en sevda halimle yaşıyorum. Dört duvar arasında koruyun düşüncelerinizi, sevginizi. Ağrılardan sızılardan sonra sazın teline titrek titrek vurmayın hapishanede. Siz şarkıları havasız bir delikte en derin duygularla hisseden ve haykıransınız. Havasız delikte güvercin göndereceğim size mor sümbülle birlikte. İnanın dışarıda öyle manzara, öyle hava yok. Dışarıda belirsizlik hâkim, korku hâkim, yolsuzluk hâkim, işsizlik hâkim. Oynayın içinizdeki savaşmak duygusuyla, umursamayın dışarıyı, yorulan yorulsun dışarıda. Korkmayın hiç bir şeyden günümüzde köşe yazarlarının korktuğu kadar. Anlamıyorum artık ben ülkemi, anlamakta istemiyorum açıkçası, derdi nedir acaba bu döngünün. Sizler Pir Sultan Abdalınız’la,  Şeyh Bedrettin’inizle açıklıyorsunuz ya zaten sevda hücrenizde bu memleketi işte bu bana yeter. Bazen aya gitmek istersiniz bazen güneşe dokunmak, bulutlardan atmak istersiniz bazen de kendinizi deniz üzerinde esen bir rüzgâr gibi. Cezanız ne biliyor musunuz, aya, güneşe, buluta, rüzgâra sahip olmak isteyen ve olamayan zihniyetin keyfi davranışları. Fakat bu zihniyet hiçbir zaman bizi özgürlüğümüzden, düşüncelerimizden, sevdamızdan ve dağlarımızdan bizi alıkoyamayacaktır.  Tüm kader mahkûmlarına en içten devrimci duygularımla selam olsun.

Not: Bu yaızyı Necati KARACALI arkadaşımızındır, kendisine teşekkür ediyoruz.

entelektüel

Edebiyatı sever, şiir dinlemeyi sever, liberal ve politik bir kişidir.

E-posta adresiniz gösterilmeyecek. Gerekli alanlar * ile işaretlidir.

*