Birinci sınıf demokrasi için bütün engeller temizlenmeli


Üyesi olduğum 3H hareketi grubu son günlerde yaşnan olaylar üzerine hazırlamış olduğu basın bildirisi..

Öyle bir ülke düşünün ki, seçilerek başa gelen bir yasama organı,  bireylerin kanun önünde eşitliğini güvence altına alan bir anayasa kanunu değişikliği yapmak istiyor; bunun için gerekli çoğunluğu da üstelik %75 gibi bir oranla buluyor. Bunun yanında, halka karşı hiç bir sorumluluk hissetmeyen, zaten halk tarafından da dolaylı veya doğrudan seçilmemiş, belli bir ideolojik eksen çerçevesinde atanmış 9 kişi, arkasında 20 milyonu aşkın kişinin temsil yetkisini almış bir yasama organın bu meşru değişikliğini, anayasada olmayan bir yetki ile esastan bozuyor. Bu, apaçık bir demokrasi ve hukuk ihlalidir. Ve böylesine bir olay ancak üçüncü dünya demokrasilerinde ve juristokrasilerinde karşımıza çıkabilir.

Anayasa Mahkemesi’nın bugün bu utanç verici karara imza atarken atıfda bulunduğu Anayasa’nın 2. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin laik olduğu kadar aynı zamanda demokratik bir hukuk devleti olduğunu belirtmektedir. Ama ne yazik ki Anayasa Mahkemesi, bir çok kararında olduğu gibi bu kararında da demokratik hukuk devleti  teamüllerini çiğnemis ve anti-demokratik bir anlayışla, atıfta bulunduğu hükmü de çiğneyen skandal bir karara imza atmıştır.

Kararın hukuksuz ve anti- demokratik boyutu bir yana, dünyada hiç bir Anayasa Mahkemesi, bireylerin kanun önünde eşitliğini düzenleyen bir anayasa değişikliğini laikliğe aykırılık gerekçesi ile bozmamıştır. Bugün, Avrupa ülkelerinin çoğunluğunda baş örtüsü ile üniversiteye girmek serbest iken, Anayasa Mahkemesi’nin bugün vermiş olduğu bu karardan, Avrupa’ya teokratik bir düzenin hakim olduğu gibi komik bir sonuç ortaya çıkmaktadır.

Kaldi ki, daha geçen haftalarda bağımsız yargıya müdahale ediliyor tartışmaları yapılırken, yüksek mahkemenin anayasadaki görev ve sorumluluklarını çiğneyerek vermiş oldugu bu karar, bağımsız olmayanın yargı değil bizahati halk tarafından seçilmiş parlemento olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Zira, bu karar, meclisin Anayasa Mahkemesi’nden izinsiz hiç bir karar veremeyeceğinin apaçık bir tescilidir. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, halkın halk tarafından halk için yönetimi anlamina gelen çağdaş demokrasi anlayışının vesayet demokrasisi tarafından ikame edildiğinin ve yargıçlar darbesinin adım adım yaklaşmakta olduğunun en güzel kanıtıdır. Yaklaşmakta olan AK Parti Kapatma davası öncesi alınan bu karar, bir bakıma Anayasa Mahkemesi adına ihsas-i reydir.

Artık görülmüştür ki, 12 Eylül ve 82 Anayasasının doğurduğu rejim iflas etmiştir. Atanmışların, seçilmişler üzerindeki bu üstünlüğü yok edilmedikçe, ülkemiz ikinci sınıf demokrasi anlayışıyla yönetilmekten kurtulamayacaktır. Bu ülkede şayet bir darbe yapılacaksa, bu mevcut statukoya karşı yapılmalı ve temel birey hak ve özgürlüklerine tecavüz eden bütün kişi ve kurumlar, hak ettikleri cezayı mutlaka çekmelilerdir. Geçmişteki yüz karası hak ihlalleri ve kararlar ile yüzleşmeden, ülkede özgürlük ve demokrasi lehine yeni bir beyaz sayfa açma girişimlerinin yine sonuçsuz kalacağını belirtir, daha özgür ve mutlu bir Türkiye için üzerimize düşen her türlü görev icin an be an  hazır olduğumuzu siz değerli basın mensupları ve saygı duyduğumuz yazarlar aracılığı ile kamuoyuna duyururuz.

3H hareketi.Org

entelektüel

Edebiyatı sever, şiir dinlemeyi sever, liberal ve politik bir kişidir.

1 comment

  1. abdullah diyor ki:

    belki de asıl problem, demokrasiyi tüm sorunların çözümü olarak görmek.

E-posta adresiniz gösterilmeyecek. Gerekli alanlar * ile işaretlidir.

*