Bütün şeylerin başı savaş değil barıştır

Daha yeni bir gelişme olan hakem kararıyla meseleleri çözmenin dışında devletlerarasındaki münakaşalar, esas itibariyle, hala-eski adli/yargılama süreçlerinin en bildik olanı-silahlarla çözülür; ama savaşı durdurma, en eski kanunların adli/yargılama düelloları gibi, belirli kurallara uymak zorundadır. Mamafih, devletlerarası münasebetlerde dış/harici şiddet korkusunun, kılıçları kınlarında tutan yegane faktör olduğunu iddia etmek yanlış olacaktır. Bin yıllardır devletlerin dış politikalarında etkin olmuş güçler, barışın değerini galip gelinen savaşın faydasının üstünde tutmuşlardır. Zamanımızda en zorlu savaş hükümdarı bile,” savaşların geçerli sebepleri olması gerekli” şeklindeki hukuki özdeyişin tesirinden kendisini kurtaramaz. Sürekli olarak savaşanlar, kendilerinin gerekçelerinin adil gerekçeler olduğunu ve savunma için veya en azından, önleyici savunma için savaştıklarını ispatlamaya çalışırlar; bu, hukuk ve barış ilkesinin temkinli bir kabulüdür. Ancak şiddet ilkesine teslim olmuş her politika, aslında, nihai olarak mağlup olduğu bir dünya koalisyonu hâsıl etmiştir/ortaya çıkarmıştır.

Liberal sosyal felsefede insan zihni, barış ilkesiyle şiddet ilkesinin üstesinden gelmenin farkına varır. Bu felsefede insanlık, ilk kez, bizzat eylemlerine ilişkin bir değerlendirme yapmaktadır. Güç kullanımının çevrelemiş olduğu romantik haleyi yırtmaktadır/kopartmaktadır. Savaş, der liberal sosyal felsefe, sadece kaybeden için değil kazanan için de zararlıdır. Toplum barıştan ibaret çalışmaların içinde doğmuştur, toplumun esası barıştırma/uzlaştırmadır. Bütün şeylerin başı savaş değil barıştır. Sadece iktisadi eylem etrafımızdaki serveti taratmıştır, mutluluğu getiren silahlardan müteşekkil iş kolu değil emektir. Barış inşa eder, savaş tahrip eder. Milletler, esas itibariyle barışçıldır; zira barışın hemen göze çarpan (predominant) faydasını kabul ederler. Onlar, savaşı sadece kendi savunmaları için kabul ederler, saldırı savaşlarını arzulamazlar. Savaşı isteyenler prenslerdir, zira onlar, bu suretle para, mal ve güç kazanmayı ümit ederler. Milletlerin işi; prenslerin, onları savaş yapmak için bir araç olarak görmekten vazgeçerek arzularını gerçekleştirmelerine mani olmaktadır. *

Ludwig Von Mises, Sosyalizm, Ankara: Liberte, 2007, s. 56.

Şiddet ve sözleşme politikası bölümünden alıntıdır.

entelektüel

Edebiyatı sever, şiir dinlemeyi sever, liberal ve politik bir kişidir.

E-posta adresiniz gösterilmeyecek. Gerekli alanlar * ile işaretlidir.

*