Darbe

1.Parlamento ve hükümet süregelen tutum, görüş ve icraatı ile yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, Atatürk’ün bize hedef gösterdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve anayasanın öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine ağır bir tehlike içine düşürülmüştür.

2.Türk milletinin ve sinesinden çıkan Silahlı Kuvvetleri’nin bu vahim ortam hakkında duyduğu üzüntü ve ümitsizliği giderecek çarelerin partiler üstü bir anlayışla meclislerimizce değerlendirilerek mevcut anarşik durumu giderecek be Anayasa’nın öngördüğü reformları Atatürk’çü bir görüşle ele alacak kuvvetli ve inandırıcı bir hükümetin demokratik kurallar içinde teşkili zaruri görülmektedir.

3.Bu husus süratle tahakkuk ettirilmediği takdirde Türk Silahlı Kuvvetleri kanunların kendisine vermiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamak görevini yerine getirerek idareyi doğrudan doğruya üzerine almaya kararlıdır. 

Bilgilerinize… 

12 Mart 1971 tarihinde saat 13.00 da TRT radyolarında okunan bu muhtıra ile demokrasimiz ülkemizde ikinci kez kesintiye uğruyordu ve esasında bu ikinci kesiklik üçüncüyü, üçüncüde dördüncüyü doğurmuştu, beşincinin ne zaman olacağını daha bilememekteyken özgürlüklere bir kere müdahale etmenin ne gibi sakıncalar vardığını görmüş oluyoruz. O an ülkenin istiklalini kurtarmak için yapılan girişimler bir değil beş değil on değil ülkenin elli yıl sonrasını etkiler biçimde oluyor.

Meclisin tabiiyetinde çalışan bir ordunun, meclise ayar vermesiyle gerçekleşen 12 Mart muhtırası babasını azarlayan bir çocuğa benziyordu daha ziyade. Muhtıranın kime ne söylediği bizi şimdi çok ilgilendirmiyor fakat ordunun kendinde böyle bir görevi olduğunu hiç aklından çıkarmıyormuş gibi yeri geldiğinde ben yaptım ahanda darbe diyip elindeki gücü kullanıp ülkemizin halkı tarafından seçilmiş kişileri aşağı alıp halktan da büyük ben varım. Onlar ne istediklerini bilmezler tarzı ile demokrasiyi baltalamışlardır.

 

Muhtıranın birinci maddesindeki ekonomik kötü duruma işaret edilmiş olup bunu iyileştirme uyarısında bulunan ordu mensupları ve üçüncü maddede bulunan ülkenin korunması ve kollanması sözü ile en anlatıldığını şahsen ben anlamış değilim.Ülkenin içte ve dışta güvenliğini sağlamanın ordunun görevi olduğunu bizlerde biliyoruz Aklımda bulunan tanımı ile Türkiye Cumhuriyeti Jandarması, emniyet ve asayiş ile kamu düzeninin korunmasını sağlayan, diğer kanun ve nizamların verdiği görevleri yerine getiren, silahlı, askeri bir güvenlik ve kolluk kuvvetidir. Ve ülkemiz yüzölçümünün %91’i kendi sorumluluk alanındadır.Hal böyle iken ordu zaten iç ve dıştaki tehlikelerden bizleri korurken neden böyle bir çıkış cümlesi yaptığını şahsen , bizzat ben kendim anlayamıyorum. 

Darbeler ile birlikte birde şu sorun çıkmaktadır, yetkili ve etkili kişiler birden koltuğundan koparılır ve yerine askeri yönetim dehası olan komutanlarımız oturur fakat komutanlarımızın ülke yönetiminde eğitim almayıp daha ziyade ülkeyi koruma adına çeşitli savaş taktikleri üzerine eğitim aldığını biliyoruz.  Askerli okullarda komutanlarımıza elbette altındaki kişileri yönetme konusunda eğitimler veriliyor fakat bunun yanında ülke yönetimi adı altında derslerde mi veriliyor bilmiyorum.Ülke ekonomik açıdan sorunlarla karşı karşıyaysa neden ülkede askeri bir yönetime ihtiyaç duyuluyor ki o zaman askerler bize ekonomist tavsiye etsin onu başbakan yapalım daha mantıklı değil mi ? Ülkemizde ileride gelebilecek başka bir sorunda farzı misal çok büyük bir salgında hükümet başarısız olsa ordu gene çıkıp hükümet ülkemizin muasır medeniyetler seviyesine çıkarmayı bırakın millet ayda iken biz dünyada   xinftk ( sallama bir  adı ) virüsüyle başa çıkmadılar diyip gene başımıza mı geçecekler ? 

Sadece post modern olan 28 Şubat’ı görmüş bir Türk genci olaraktan ülkemde darbelerin olmadığı , seçilmişlerin atanmışlardan daha büyük saygı ve hürmet gördüğü bir ülke istiyor ve  Büyük Türk Ordumuzun   sadece profesyonel olup Dünya’ya Ülkemizin gücünü hissettirmesini istiyorum. Çok mu şey istiyorum? 

Not: 12 Mart süresince demokrasinin baltalanmasına sevinen gazetelerimizin sonra kapanmalarına neden bu kadar ağlamalarını anlayan varsa beri gelsin. 

entelektüel

Edebiyatı sever, şiir dinlemeyi sever, liberal ve politik bir kişidir.

E-posta adresiniz gösterilmeyecek. Gerekli alanlar * ile işaretlidir.

*