DeuTürk

2006 Dünya Kupası Dünya ülkelerinden Almanya’da yapılıyor. Ülkemizin bu kupaya bu ülkede yapılırken katılamaması büyük bir talihsizlik 2,4 Milyon Türkün yaşadığı Almanya’da kendi evimizde gibi maçlar yapıp finale dahi katılabilme şansına sahip olabilirdik. Lakin benim değinmek istediğim konu Türkiye’nin kupaya katılmasından ziyade Almanya’daki Türklerin bu kupada Yukarıda resmi olan Alman Bayrağına Türk bayrağının Hilal ve Yıldızını Birleştirmiş ve yeni bir bayrak ortaya koyarak yapmaları. 

Bu olay vuku bulduğunda Alman makamları normla şartlarda Almanya Bayrağı üzerinde değişiklik yapmanın yasak ve suç unsuru olduğunu belirtirken burada ise Almanya’da yaşayan Türk kökenli vatandaşların kendilerine aidiyet hissettirmeleri açısından bunu yaptıklarını hissetmiş ve hoş görü ile karşıladıkları yönünde bir beyanatta bulundular. 

Peki, ne odluda yurt dışında yaşayan gurbetçilerimiz kendilerini gittikleri ülkeye bu kadar aidiyet hissederken bizde bir kısım Kürt vatandaşlarımızın Türkiye Cumhuriyetine aidiyetleri konusunda eksiklikler yaşanmıştır? Almanya neyi başarmıştı? Biz nerede hata yapmıştık? 

Burada elbette yanlış yapılan bir şeylerin olduğu belli. Peki, bunalı neler? 

Ben konunun ekonomik durumdan kaynaklandığını düşünüyorum. Zira Almanya’da ki Türk vatandaşlarımız oraya gidip ekmeğini kazanmak için gitmişler ve gittiklerinde Almanya Garlarında sevgi gösterileri ile karşılanmışlardı. Hoş şimdi bu durum bu kadar iyi durumda olmasa da vatandaşlarımız işçi sınıfından çıkıp esnaf yani işveren konumuna gelmelerinden dolayı Almanya’da şimdilik yeteri kadar etkili olmasa da büyük bir güç olarak ayakta durmaktadırlar. 

Bizde ise durum biraz tersi, en önemlisi ülkemizde yaşayan milletleri kendi etnik kimliğimizde birleştirmek çabası. Türkiyelilik kavramından ziyade herkesi Türk yapma amacından dolayı bunun kaynaklandığını düşünmekteyim. Kendinizi bir Türkiyeli Kürdün yerine koyun. Daha ilkokulda Ne mutlu Türküm diyene gibi saçma bir sözle karşı karşıya bırakılmışlar ve kendi öz kimliklerini yaşatmak için daha bir çaba gösterip beni yıkmayan beni güçlendirir düsturu ile daha bir birbirlerine kenetlenmişlerdir. 

İnsanları belirli notasyonlar arasına alıp sen busun demenin pek bir mantıklı olmadığını düşünüyor ve Atatürk’ün bu konuda yanıldığını düşünüyorum.” Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” Bu sözle Atatürk2ün kendince bir tanım verip bütün insanları bu tanım altında birleştirdiğini düşünüyorum belki o zaman Ülkede birliği sağlamak açısından bu gerekli idi lakin Atatürk yaşasaydı eminim bu sözünü hangi ortamda ve hangi amaçla yaptığını mantıklı bir şekilde açıklayıp bu sözün artık geçerli olmadığını Türk milleti gibi, Kürt milleteninde varlığını kabul edip herkese Ne mutlu Türküm dedirtmenin içten içe bir öfke doğuracağından dolayı bu sözü tarihe gömecekti. 

Ülkemizde bu yozlaşma büyük şehirlerde çok daha fazla görülmektedir. Hafiften ucundan kapitalizme inanıp Sermaye birikimini değerlendirip ekonomi hayatının içerisinde alan girişimci Kürtler nice yıllar yaşadığı büyük şehirlerde hiç bir şey yapmamış memur zihniyetindeki Türkler tarafından hor görülmüş ve cahil addedilip “kro”lukla suçlanmıştır. Buna karşın o meşhur “ Kroyum ama para bende.” Sözü de bir inat uğruna çıktığını düşünüyorum. İstanbul gibi şehirlerde çeşitli siyasiler tarafından getirildiği ileri sürülen Kürtlerin ( ki doğru olsa ne olur? ) sosyal ve ekonomik alanda yer alması çekilememiştir ve siz yokken buralar hep çayırlıktı, trafik yoktu, gelip şehrin içine sıçtınız tarzı suçlamalar hep bu Bööyyükşehir yerlileri beyefendiler tarafından diğer gelenler için kullanılmıştır. 

Hâlbuki bir insanın ekonomik açıdan refah seviyesine ulaşması ilerisinde onun ülkesi için daha verimli olacağının bir göstergesidir. Çünkü gerçek vergisini veren bir Kürt, vergi kaçıran bir Türk’ten her zaman daha doğru dürüst bir insandır. 

Özgürlük yıkımı değil hoşgörü ve aidiyeti getirir.Irkın ve dinin birleştirici gücünün eskilerde kaldıgını günümüz toplumlarında çıkar ve özgürlükleirn esas birleştirici unsur olduğunu görmekteyiz.Ekonomik unsurlar tarafından desteklenmeyen organizma ve organizasyonların yaşam alanlarının ne kadar dar olacağını İslam konferansı örgütünde görüyoruz.Temel sorunlardan biriside insanlarımızda ki ötekileştirme duygusu , hem Bush’u eleştirip hemde o kişi gibi davranmak nasıl bir paradoks olduğunu hala çözebilmiş değilim.Ayrıca ülkemzide yaşayan Kürt ve diğer etnik grupların ne kadar öz benlikleirnde kaldığı , ne akdar çok asimilasyona ugradıgıda bir gerçekliktir. 

Her daim hürriyetle yaşamanız dileklerimle. 

entelektüel

Edebiyatı sever, şiir dinlemeyi sever, liberal ve politik bir kişidir.

E-posta adresiniz gösterilmeyecek. Gerekli alanlar * ile işaretlidir.

*