Devlet bize yardım etsin

 devlet bize yardım etsinDün akşam eve doğru giderken bir radyo yayını dikkatimi çekti.Programın formatı o gün için seçilen bir meslek grubu programı arıyor ve sorunlarını, ülkenin daha iyi bir yerde olması için hangi eksikliklerin olduğunu kendilerince söylüyorlardı.Dünkü programa çiftçilik mesleğini icra eden kişilerin katılması gerekiyordu ve genelde çiftçiler katıldı.

Çiftçiler şunlardan dert yanıyordu.Sinop’un bir köyünden arayan çiftçi amcamız balıkçılara mazot’un 1 tl’den verilmesine karşın tarım çiftçisine bunun yapılmadığını.Devletten sübvansiyonla 1 TL’ye alınan mazotların balıkçılık için kullanılmayıp tekrar halka satıldığını falan iddia etti.Devletin kendilerine de yardım etmesini.İnsanların her gün balık yiyip yemediklerini, en fazla haftada bir gün balık yemenize karşılık devletin balıkçılara neden destek olduğunu anlamadığını, devletin kendilerine de yardım etmesini istiyordu.

Şimdi çiftçi abimiz bir olayı çözmüş, o olayda devletin yapmış olduğu yardımlarda muhakkak buna karşı gelecek birisi olduğunu bizlere göstermiştir.Hele bu duruma itiraz eden kişinin çiftçi olması çok güzel olmuştur.Başkasına yapılan, başka bir çiftçiye yapılan yardıma itiraz etmekte çünkü tarım çiftçisine göre denizcilik ile uğraşan kişilere devlet bir ayrımcılık uygulamakta ve kendileri de çeşitli yardımları hak ettiğini özellikle balıkçılara yapılan mazot yardımlarının kendilerine de yapılmasını istiyordu.Bu bize yardım yapılsa dahi bunun kötü amaçlı kişiler tarafından nasıl kötü amaçlar için kullanılabileceğini ve kullanıldığını bize göstermiş oldu.

Bir diğer çiftçi ise gübre ve mazot fiyatlarının bellerini büktüğünü söylüyordu.Buradan anladığım kadarıyla elektrik ile tarıma genelde geçilmemiş .İç Anadolu’da misal genelde insanlar artık tarlalarına traktör değil arabaları ile gidiyor.Çünkü traktör çok mazot harcıyor, hem sulama için traktöre de gerek yok bir tuşa basarak tarlalarını suluyorlar.İnsanlar tarlalarında neden elektrik hatlarının gelmediğini sorgulamıyorlar, bunu neden yapmadıklarını düşünmeden pahalı yol olan mazot yardımını hemen göz önüne seriyorlar.Oysa mazot ucuzlasa dahi daha ucuzu elektrik enerjisi var.Buradan İç Anadolu’da yapılan elektrikli sulamanın genelde insanların kendi kurdukları tarım sulama kooperatifleri aracılığı ile gerçekleştirdiği notunu düşmeden edemeyeceğim.

Ayrıca insanlar gübrenin kullanıldığı, lazım olduğu tarihte 1 lira iken tam lazım olduğunda 20 liraya çıktığını şimdi lazım değilken tekrar 1 liraya düştüğünü söylemektedirler.Bu çiftçi ağabeylerimiz esasında ekonomiyi iyi bilirler, adını king kanunu demeseler de patatesin bir sene çok para ettiğini bir sene az para ettiğini, bir mala çok talep varsa fiyatının artacağını çokta iyi bilirler ama işlerine gelmediklerinden dolayı gübre satıcılarına yükleniyorlar.Çiftçilere kalırsa bir çiftçi tarlaya ektiği ürünün ancak 1 kaç katı para kazanabildiklerini söylerlerken neden tarımı bırakmak yerine gübre ticaretine girmiyorlar insanın aklı mantığı almıyor.Ayrıca kendilerine gübre satan kişileri sömürgen kişiler olarak görüyorlar ki kendileri için birileri zamanında gübre depolamasa kendilerine lazım olduğunda istediği parayı verseler gübre bulamayacaklarını düşünemiyorlar.

Sonuç olarak herkes yapılan yardımların kendilerine az, başkalarına çok yapıldığı kanaatinde.Tüm bunlar olurken çiftçilerden bile zor durumda olan kişilere yapılan çeşitli yardımlar göze batıyor.Çiftçiler ne zaman oy deposu olarak görülmekten çıkar
işte o zaman bizim tarımımız gelişir, o zaman bizim düşünce yapımız farklılaşır.

Ben de diyorum ki devlet amca benim maaşımdan sene sonuna doğru yüzde 35’lere varan gelir vergisini kesme ama beni dinleyen yok.Maaşımı almadan devlet vergisini alıyor.

 

entelektüel

Edebiyatı sever, şiir dinlemeyi sever, liberal ve politik bir kişidir.

2 comments

  1. amarat diyor ki:

    Ümit Bey merhaba,
    Esasında ötvnin belirli sektörler açısından indirilmesi rekabet şansını azaltacaktır.Esas olması gerkeen ötvnin herkese indirilmesidir.Bu şekilde kimse magdur olmayacaktır.Herkes devlet karşısında eşit vatandaşlık hizmeti gördügünü hiiseder.
    Ayrıca yorumlarınız için teşekkürler.

    Ben de çiftçilik yapıyor sayılırım fakat bu 3 saat giden traktörler hiç işe yaramaz.Bunun süresi uzatılırsa süper olur ama bu haliyle çok kullanışlı değil.

  2. Ümit Suna diyor ki:

    Merhaba;
    Çiftinin mazot konusunda beklentisi doğrudan bir yardım değil. İstenen ÖTV muafiyeti. Tarımsal üretim yapan çiftçi bu üretim sürecinde kullandığı mazot için ÖTV öderken, kargo taşımacılığı yapan lojistik firmaları bu faaliyetleri sürecinde kullandıkları mazot için ÖTV’den muaflar. Balıkçılık yapanlarda aynı şekilde ÖTV’den muaf. Temelde incelediğimizde her ikisi de ticari bir faaliyet için mazot kullanıyorlar. Çiftçi de lojistikçi de balıkçı da. Kimse keyfinden traktöre binip tarlaya gezmeye gitmiyor yani.

    Elektrik konusunda ise New Holland elektrikli traktörünü tanıtalı çok olmadı. Şu anda üretilen prototip traktör hidrojen dolu yakıt tankıyla en fazla 3 saat çalışabiliyor. Seri üretimler 2013’te satışa sunulacak. Hiç durmadan en fazla 3 saat çalışabilen bir traktör şu an için pek verimli gözükmüyor.
    Tarlalara elektrik hattı götürüp şebekeden elektrik kullanmak artık eski bir teknoloji olarak düşünülüyor. (Böyle düşünenler çiftçiler değil henüz) Güneş enerjisini elektriğe dönüştüren fotovoltaik paneller ve daha verimli pompalar kullanılarak derin kuyulardan da su çekilebiliyor.

    Uzun yıllardır çiftçiliği bırakıp köyden kente göçenler kentlerde belirli mahalleler yarattı. Şimdilerde kentten köye göç var deseler de oranı çok az. Modern tarım yapamayan çiftçiler çocuklarını kentlerde civata sıkmaya motive ettiler. Sigortalı maaşlı bir işi olmasını tercih ettiler. Geldiğimiz nokta ortada. Birçok tahılı dahi ithal ediyoruz.
    Tarımsal üretim birçok bilim dalını içinde barındırıyor. Bitki biliminin yanında iktisat ta bilmek lazım. Piyasayı okuyabilmek lazım. Çünkü birçok üretim girdisinin ve çıktıdaki ürünün fiyatı dünya piyasalarından etkileniyor. Bu donanımdan yoksun olan çiftçi elbetteki bir yerde tökezliyor. Ama bu sorun bırakınız bilenler yapsın diyemeyeceğimiz bir sorun. Bilenlere bırakırsak bilmeyenler ne olacak? Bilmeyen dediğimiz nüfus 35 milyon.
    Ortaya koyulan sürdürülebilir kalkınma modelleri var. Mesela Çin. 1.2 milyar nüfusun 700 milyonu köylü. Çin köylüsünü bazı vergi muafiyetleriyle destekliyor. Ve 52 tarım ürününden 35’inde Çin dünyadaki en büyük üretici. Dünyadaki ekilebilir alanları %7’si Çin’de. 2007 yılında dünya nüfusunun %22’sinin ihtiyacı olan tahılı tek başına üretti.
    Şimdilik bu kadar…

E-posta adresiniz gösterilmeyecek. Gerekli alanlar * ile işaretlidir.

*