Sen böyle değildin,özüne dön!

Bir zamanlar şimdiki kendinden çok uzaklarda bir kişiydin.Aklına uygun olanı değil mecbur olduğunu yapmazsan şöyle-böyle olacaklarla kafana işleniyordu o zamanlar.”Bunu yapmak istiyorum,şunu giymek istiyorum,böyle konuşmak istiyorum,onu seviyorum…”gibi şeyler söylediğinde bunu söyleyen sen değildin çevrendi, çevrendekilerdi.Nasıl öğretildiyse öyle düşünmeli,öyle davranmalı,ona göre yaşamalıydın senin fikirlerinin dışında tasarlanmış bir yaşam tarzı? Nasıl birşeydi bu? Bir çocuğun oyuncaklarıyla oynaması, onlara istediğini yaptırması gibi seninde o oyuncaklardan farkın kalmamıştı kalmıyordu!? Zorunda olduğun için öyle yapıyordun,giyiniyordun,hissediyordun ve düşünüyordun! Peki burada sen neredeydin? “Sen” neredeydin?

Her geçen gün, dakikalar, saniyeler yiyip bitiriyorlardı seni,amaçları benliğini,içindekileri yok etmek,cahilleştirmek tek fikirli bir insan yapmaktı! Hayatında hiç bir şey senin istediğin yolda yürümeyecekti.Hep karşına cahillikle üretilmiş barikatlar çıkartılacaktı.Belki de böyle olmasını sen istiyordun, belki onların fikirlerinden gidersen elle tutulabilecek yüksek değerler kazanacaktın,paralar,yüksek mevkiler vs. ama öncelikli olarak büyüme stilini geleceğine de yansıtmaya devam ediyor olacaktın; çocukların,etrafındakiler ve sen!

Peki ya şimdi nasılsın diye sorsam sana,nasıl bir sevgi ışığıyla bana anlatmaya başlayacaksın? Belki sizlerde çok büyük değişimlere uğradınız.Bunların hepsini küçük veya büyük bir meblada işlettiniz vücudunuza zamanında.Şimdiye dönmek gerek değil mi?Peki ya özün? Asıl sen,özün değil midir?,derler.Öyleyse özünü yaratan kimdi,o zamanlar özümü yaratan ben değildim ki başkalarıydı…

Özümüz denilen şey,nasıl biz olabiliriz ki özümüzü biz önceden tecrübeleyerek halk arasındakiöz tasvirini yarattık.Böylece halk dilindeki kişinin özü tabiri başkası tarafından yaratılmış oldu.O halde kişinin özü,gerçeği yok mudur ki? O da şöyledir,kişi doğma,büyüme,ergenlik dönemi gibi gelişme süreçlerden geçerken etrafından topladığı kendi özünü yaşar,fakat gelelim ki bu kişi o özünü, yaşadığı çevreden bir süre uzak kaldığında ve kendini bambaşka bir yere attığında,kısaca özgürlüğünün olduğu bir toprağa ayak bastığında kendini deneyimlemeye başlar.Hergün farklı bir duygu, farklı bir düşünce hisseder, -şuana kadar hiç hissedemedikleri…- Özgürlük kavramının getirdiği meyvelerle kendini tepeden tırnağa test etmeye başlar.Nerelerde yanlış yapıyorum?,Neler benim için uygun değil? Gibi sorular yöneltilmeye başlanır kendine.İşte bu aşamadan sonra kişi her gün ruhunun bahçesine bir çiçek daha koyar.Etraftan dilediğince tohumları toplayıp onları kendi toprağına kendi iradesiyle nüfuz ettirdiğinde ve bunlarda filizlendiğinde işte kişinin gerçek kişiliği yani “Kişinin Özü” tabiri bunu oluşturmaktadır.Bu da şunu gösteriyor ki,arkadaşlar veya aile arasında geçen diyaloglarda “Sen böyle değildin, özüne dön!” sözünün anlamsızlığı temsil ettiğini görmekteyiz.
Yani cevabı zaten biliyorsunuz. – O belki de şimdi özü? Kim bilir… –

Hayatınız boyunca kendi kişiliğinizi,özünüzü yaşamanız dileğiyle, ;))

Sevgiyle,

Not: Bu yazıyı yollayan okurumuz için çok teşekkür ederiz.  .

entelektüel

Edebiyatı sever, şiir dinlemeyi sever, liberal ve politik bir kişidir.

1 comment

  1. Gökhan diyor ki:

    teşekkürler dostum

E-posta adresiniz gösterilmeyecek. Gerekli alanlar * ile işaretlidir.

*