Şirketlerin batmasını önlemek için alınabilecek önlemler

şirketlerin batışlarını önlemek için alınacak tedbirler.

Bu yazının şirketlerin batmasını önlemek için hangi önlemlerin alınabileceği konusunda bilgi vermektir. Hiçbir şirket batmak için kurulmaz. Bütün şirketler varlıklarını uzun yıllar, hatta sonsuza kadar yaşatmak amacıyla kurulurlar. İnsanların şirket kurmalarındaki yegâne sebepte bu şirketlerden elde edecekleri karlardan kendilerine düşen payları ile hayatlarını idame ettirme ve sürekli olarak yaşam kalitelerini yükseltmektir. İşte bu yaşam kalitesini yükseltmek isteyen şirket kurucuları yani girişimciler kimi zaman daha çabuk büyümek, daha fazla kişiye ulaşmak adına sermayelerini arttırmaları gerekir. Girişimciler bunu yaparken farklı uygulamalara gidebilir. Bunlardan birincisi şirket ortaklarından sermaye arttırmalarını istemek, şirkete yeni ortak almak ya da şirketin hisse senetlerini sermaye piyasalarında açarak şirkete yeni bir fon açabilir. Böylelikle şirketin kendisine has bir kişiliği olduğunu da düşünürsek şirket hem kendisini, hem ortaklarını hem de yatırımcılarını mutlu edecektir.
Şayet bu saydığımız ve saymadığımız şirket ilgililerinden herhangi birisi belirli bir zaman diliminde huzursuzluk duymaya başlarsa, devletin bu şirketin faaliyet alanlarında köklü yapısal değişikliklere gitmesi halinde ya da toplumun bu şirketin çok farklı nedenlerle piyasada bulunmasından rahatsızlık duyuyorsa bu şirketin yöneticileri için çeşitli sinyalleri almış olması gerekir. En azından aklı başında bir yönetici bunu görmesi gerekir.

Devletin yapması gerekenler

Şirketlerin batmasını önlemek için devlet denen gücün yapabileceği birçok uygulama vardır. Esasında devletin yapacağı uygulamalar şirketin batmasını önlemekten ziyade şirketin daha fazla karlı olmasını sağlayacak uygulamalardır. Gerçi çeşitli uygulamalarla devlet çeşitli şirketleri istemeden olsa dahi batırma yoluna gidebilir. Bu direkt bir neden olmasa dahi uygulamalar çeşitli şirketleri piyasadan silebilir.
• Devlet öncelikle şirketlerin ağır vergi yükünü azaltmalıdır. Şirketler daha önceleri 2004 yılında %33 oranından 2005 yılında %30 oranına düşürülmüş ve 2006 yılından itibaren kurumlar vergisi oranı %20 gibi bir orana çekilmiştir. %33 lük orana göre %20 iyi sayılabilecek bir oran olarak gözükürken bu oranı incelediğimizde devletin bir şirketin zararına karışmayan fakat kar etmesi durumunda %20 ortağı sayılabilecek bir orandır. Bu oran hali hazırda yine çoktur. Bir şirketin normalde 4 ortağı olup kardan %25 pay alacaklarını düşünürken esasında kardan alacakları pay oranı %20’dir zira bir de %20 oranında devlet denilen gizli bir ortak vardır.
• Devletin kurumlar vergisi oranını düşürmesi ile birlikte şirketlerin gider kalemlerinde büyük bir yer kaplayan çalışanlar adına ödenen sigorta primleri oranının düşürülmesi gerekmektedir. Zira bunlar çalışanlar adına ödendiği ve çalışanların pek farkında olmamasına rağmen maaşlarından kesilip devlete şirket tarafından ödenen bu sigorta primleri çok yüksektir. Gerçi devlet borcunu düzenli ödeyen kişilere %5 oranında sigorta primlerinde indirim yapmıştır fakat kriz durumunda bu primlerini düzenli ödemekte zorlanan birçok işveren olduğu unutulmamalıdır.
• Çalışanların ödemiş olduğu gelir vergileri düşürülmelidir. Bu oranın düşürülmesi ile hali hazırda bir çalışan ne kadar maaş alıyorsa bu maaşına daha az kesilen gelir vergisi sayesinde işçiler daha çok para kazanacak. Brüt ücretleri ile net ücretleri arasındaki fark daha az olacak. Daha çok kazanan çalışanlar bu kazançlarını yine piyasada harcayacaklar. Zira her çalışan esasında bir başka işletmenin ya da kendi işletmenizin birer müşterisidir. Vergi adaleti sağlanmalıdır.
• Katma değer vergisi gibi son tüketiciye ve özel tüketim vergisi gibi vergilerin oranı düşürülmelidir. Bu sayede şirketler aynı malı tüketiciye daha ucuza satabilecektir.
• Şirket sahiplerinin şirketin ilgililerine bilgi alış verişini kolaylaştırılmalı. Firmaların finansal raporlarının belirli bir standarda uygulanabilmesi için çeşitli kanunları çıkartmalıdır. Birçok ülkenin uygulamış olduğu Uluslararası finansal raporlama standartlarının Türkçeye çevrilip bire bir uygulanması hemen başlanmalıdır. Bu şekilde yerli ve yabancı yatırımcılar korunmalıdır.
• Çeşitli alt sektörlere özel kanunlar çıkartılmalıdır. Şirketlerin yabancı ülkelerde şirket kurmaları, sermayenin yurtdışına çıkışını yasaklamak yerine neden bunların olduğu araştırılıp devletin gerekli kurumlarının sektör yetkilileri ile yasal bir zeminde fikir alışverişinde bulunulmasına olanak sağlanmalıdır.
• Döviz tutarlarındaki dalgalanmaya göre piyasaya müdahale etmemesi gerekmektedir. Zira kur riskinden kaçınmak isteyenler için birçok finansal varlık piyasanın kendisi tarafından türetilmiştir. Örneğin, forward, future, option, swap.
• Devlet teşvikleri kaldırılmalıdır. Zira bu teşviklere göre yatırım yapan firmalar aynı piyasada daha önce var olan benzer firmalara göre rekabet avantajı sağlamış ve bununla birlikte serbest piyasa kurallarının düzgün işlemesi engellenmiş olmaktadır. Zira teşvikli illerde yeni açılan firmaların bir kilometre ilerisinde çalışan daha önceleri kurulmuş aynı işi yapan üretim firmalarını baltalamaktadır.
• Globalleşen dünyada bütün sorunlara çözüm sağlayabilecek bir ticaret kanunu, deniz kanunu çıkarması gerekmektedir.
• Küçük ya da büyük firma ayrımına girmeden bütün firmaların denetlenmesini sağlayacak bir organizasyon kurmalıdır. Sermaye piyasalarının güvenirliliğini arttıracak uygulamaları yasalaştırmalıdır.
Sivil toplum kuruluşlarının yapması gerekenler

Sivil toplum kuruluşları kuruluş amaçları gereği hitap ettiği kurum ve kuruluşların çıkarlarını korumak, onlara yön göstermek, üyelerinin vizyonunu genişletmektir. Ayrıca;
• Üyelerini eğitmeli, bununla beraber şirketlerin çalışan sermayesini kuvvetlendirmeli.
• Şirketlerin entelektüel sermayesini arttıracak faaliyetlerde bulunmak.
• Şirketlerin ya da vatandaşların yasal mevzuat dolayısıyla karşılaştığı sorunları devletin ilgili kurumlarına iletebilecek bir kamuoyu oluşturmalı.
• Dünyada var olan yenilikleri takip edip bunları üyeleri ile paylaşarak şirketlerin yenilikçi bir politika izlemesinde bir katma değer oluşturmalıdır.
• Diğer ülkelerdeki benzer sivil toplum kuruluşları ile ortaklık kurup güncel bilgi verisine sahip olarak ilgililerini bilgilendirmelidir.

Şirket yönetimlerinin yapması gerekenler

Bir şirketin batmasını isteyecek en son kişi o şirketin yöneticileridir. Bir şirketin batmasını önlemek için öncelikle şirket yöneticilerinin ani ve yüksek kar hırslarından vazgeçip şirketin uzun ömürlü olmasını sağlayacak uygulamaları yapması gerekir. Bu bir düşünce sistematiğidir ve bunu şirket yöneticilerinin her daim zihinlerinde olması gerekir. Şirket yöneticilerinin bu kuralı benimsemediği zaman kısa vadede güzel giden işler uzun dönemde sarpa saracaktır.
• Şirketin yönetimi kurulu ile icra kurulunu ayırmalıdır. Şirketin genel müdürü yönetim kurulundan ayrı tutulmalıdır.
• Şirketlerin risk denetim komiteleri kurmaları ve gelecekte kendilerini etkileyebilecek bütün risklerin belirlenmesi ve bu risklerden korunma yöntemleri belirlenmelidir.
• Bolluk dönemlerinin aksine herhangi bir kriz durumunda nasıl bir politika izleyeceği, oluşabilecek likidite sorunlarını nasıl aşacağını, hangi durumlarda banka kredilerini yeniden yapılandırma gitmesi gerektiği gibi bilgileri kapsayacak bir kırmızı kitap oluşturmalıdır.
• Ne olursa olsun güvenirliliğinden ödün vermemeli, müşteri ilişkilerini iyi yönetmeli, her daim entelektüel sermayeye önem vermeli, yenilikçi olmalı, innovasyonu desteklemelidir.
• Denetim birimi oluşturulmalı.
• Şirketin uzmanlık alanına girmeyen işlerden uzaklaşmalı, ortak alma sırasında küçük firmalarla uğraşma yerine kendisine katma değer sağlayacak firmalarla çalışmalı.
• Adil olmalı, işletmenin hissedarlarına ve ortaklarına karşı eşit davranması ve hissedarlık haklarının kullanımını kolaylaştırıcı yapının oluşturulması tanımlanmaktadır.
• Hesap verebilir olması, yönetim kurullarının şirket yönetiminin faaliyetlerini izlemesi ve faaliyetlerin sonuçlarını hissedarlarla paylaşmasıdır.
• Sorumluluk duygusuna sahip olması gerekir. İşletmenin, doğrudan ya da dolaylı menfaat gruplarını temsil eden çalışanlara, müşterilere, tedarikçilere ve kamuya karşı sorumluluklarını yerine getirmeli.
• Şeffaf olmalı. Şirketin ortaklık yapısı, mali durumu, yönetim yapısı, vizyonu, misyonu ve yatırım kararları gibi konularda yatırımcılara ve diğer ortaklara açıklanmalıdır.

Sonuç olarak bir şirketin batmasını önleyebilmek için alınması gereken önlemleri istisnalar hariç şirketin kendi içerisinde çözmesi gerekmektedir. Hep bana hep bana politikasından uzaklaşıp, ortakları, yöneticileri, çalışanları ve diğer ilgililerini mutlu etme çabasında olan ve bu çabayı uzun süreli bir şekilde devam ettirme amacında olan firmaların alabilecekleri en iyi önlem kendilerinin misyon ve vizyonlarını iyi belirleyip buna uygun şekilde risk haritasını çıkarmalı ve buna uygun davranışlarda bulunması gerekir. Ayrıca yukarıda saymış olduğumuz üç kurumun birbirleri ile koordineli bir şekilde çalışmaları halinde bütün kesimlerin dilekleri direkt olarak muhataplarına iletebilmeleri ve geri dönüş alabilmeleri halinde şirketlerin yaşam sürelerinin uzayacağı aşikârdır.

entelektüel

Edebiyatı sever, şiir dinlemeyi sever, liberal ve politik bir kişidir.

1 comment

  1. erdaltek diyor ki:

    ben gerçek anlamda batmış bir firmayım devletten yardım istiyorum intihar etme aşamasına geldim işçilerime ve esnaflara borçlarım var ödeyemiyorum bana bir yardım eli uzanmassa sonumu düşünemiyorum bana yardım edin

E-posta adresiniz gösterilmeyecek. Gerekli alanlar * ile işaretlidir.

*