Tarikatların zuhur noktası nedir?

Tarikatların zuhur noktası nedir?

İlk tarikat şeyhi kimdir?

İslamiyette tarikatlara neden ihtiyaç duyuldu?

Kulun rabbine seyr-i sulukunde araya vasıta koyması ne sebepledir?

Tarikatların zuhuru diye bir vakitten bahsedilemez. o hep vardı. en başına gidelim dersek iş Hz Allah a kadar gider. bakara suresinde “Biz Adem’e esma’yı verdik, öğrettik.” der.Bunun bir manası cümle ilim, lisan olduğu gibi diğer manası da tarikatin usulü olan, tesbihat olarak verilen ALLAH’ın esmalarıdır. yani ALLAH Adem’e bütün esmaları bütün zikir yol ve usullerini verdi demektir.Bu cihetle ilk şeyh ALLAH ilk mürid Hz Adem sayılır.Bu işin incesi… bundan daha zahiri şekilde Efendimiz’e dayanır başlangıç.Bütün tarikat silsilesi Resul-i Ekrem Efendimize kadar gider malumatfuruşluk olmasın. işte Nakşibendiyye Hz Ebubekir’den, sair tarikât Hz Ali’den devam eder. yani islamın zuhurundan sonra bir vakitte zamanla ortaya çıkmış değil. Öyle olsa silsile efendimize gitmezdi. İtiraz noktası olarak hicretin ikinci yüzyılındaki isimlendirmeler gösterilir. Öyle değil, o yolların kolların çeşitlenip genişlemesi hasebiyle ekolleşmeler olmuş bu ekoller isimlerle anılmış. Burdan bakınca da o ekolün ismi işin başı sanılmış. mesela Nakşibendiyye yoktan ortaya çıkmadı, Bahaaddin Nakşibend hazretlerine Seyyid Emir Külal, Beyazid Bistami, Selman Farisi, Hz Ebubekir gibi kişiler yoluyla hazreti Peygamberden müntakildir. Keza mevlevilik Konyaya göçmüş bir horasan erinin küşad ettiği sıfırdan tesis olmuş bi şey değil, Hz Ali, Hasan-ı Basri ile alâ silsiletihim yine efendimizden yol alır. kaynağı odur.. yine Kadirilik de Hazreti Abdülkadir’e kadar benzer isimler etrafında devran etmiş, elden ele teslim edilmiş emanetin onda tecellisidir.Ekolleşmesi isimle anılması sosyal sebeplerledir bi bakıma. ona takılmamak lazım. onun zuhuru değildir.

 Mesela atlamayalım Ashab-ı suffa meselesine iyi bakmak lazım. Birebir efendimizin gözetiminde olan umumdan ayrı talim terbiye gören mahsus vazifeler verilen bir ocaktır. ve tekke usülünün birebir modelidir. efendimizin şeyh, Ashab-ı soffa nın mürid olduğu bir tekkeden bahsedilebilir. ilk şeyh Efendimizdi ilk tekke suffe ehli idi diyebiliriz..Hatta biat edenler biatlı olanlar meselesi Huneyn gazvesinde ortaya çıkar ki çok dehşetli bi sahnedir. Bi hatır edelim. İslam ordusu bozguna uğrar, kuvvetli mukavemet görünce dağılır. geri dönenler, çekilenler olur. efendimiz yalnız kalır ya. orda yanlış hatırlamıyorsam hazret-i bilâl’e nasıl nida ettirdiğini hatırlayalım. “Ey müminler, müslümanlar geri dönün demiyor. ” Ey biat edenler nerdesiniz, siz bi yere gidemezsiniz, geri dönün.” diye sesleniyor. İş ordan dönüyor, savaş ordan kazanılıyor. biatlı olan olmayan farkı, cemaat içinde cemaat tefrikinin âyân olduğu muhteşem bi sahnedir… (fakire pek tesir eder bu sahne. bu hengâmede dönüp dönüp çarpışmasıyla “kerrâr” namını alan Hazreti Ali. Geri dönenlerle tekrar vecde gelen islam ordusuna bakarak Efendimizin “Ben Allah’ın Resulüyüm, yalan yok!” demesi.. çok acaiptir. neyse)

Böyle bakınca da mesela Hanefi mezhebi İmam-ı Azam a dayanır ama fıkıhın kaynağı İmam-ı Azam değildir. Bizzat Efendimizdir, Kuran-ı Kerimdir,Allah celle şânuhu dur. ama hanefi adıyla anılan bir usulü tatbik ediyoruz. Kurallarına uyduğumuz fıkhına tabi olduğumuz imam azam işi isimlendiren olmuş. Din onla zuhur etmediği gibi tarikat da aktab-ı erbaa dan neşet etmiş değil.. Böyleyken böyle yani..

*** 

Bence bu vasıta meselesinin iki ciheti var. Birincisi Cenab-ı Allah Kitab-ı Kerim’inde “Biz insana şahdamarından daha yakınız” buyuruyor.Bu vechinden bakarsan Bir kulla Rabbi arasına zaten kimse giremez.Öte yandan yine kendi Emr-i İlahisi; namazda bir imam’a uymamız gerekiyor. Çünkü imam sadece namaz kıldırmaz aynı zamanda cemaati huzur-u ilahiye’ye takdim eder. Bu imamlar sadece resmi görevliler değil bir ev içinde ailenin en büyüğü ya da ilimce en yükseği de olabilir. Bu da bir vasıtadır. Onu geçelim. Allah niye peygamberler gönderiyor, Kudreti sonsuz olan Mevlâ kendini başka türlü izhar edebilir, niye kitap gönderiyor. Göndermese de olur bunların hepsi bilinmekliğini murad etmesinden ötürü vasıtadır. Hadi tüm bunları geçelim. Habib-i Edip-i Zîşân’ıyla (sav) arasında niye Cebrail var niye vasıta kullanıyor.

Tarikat usullerindeki vasıta Kul ile Rab arasındaki vasıta değildir.Mürşid-i Kamil kimseyi alıp Allah’a götürmez. Çünkü zaten bir yerde değildir. Mürşidler Nefis terbiyesinde yardımcı olur. Her işin bir mütehassısı vardır. Onu da şöyle arz edelim.

 Bir hastalığımız var doktora gidiyor anlatıyoruz şöyle oluyor böyle oluyor doktor da hastalığı teşhis ediyor. Yani tanıyor. İşte bu tip manevi hastalıklar da var. Mürşid bunun içinddir. Vasıta dediğimiz Hristiyanlık ve Yahudilikte vardır. Papaz ya da Haham olmadan ibadet edemezsiniz. Misal günah çıkartamazsınız. Yahudiler Haham’lardan başkasının kesitiği hayvanın etini yiyemezler. İşte bu araya vasıta sokmaktır. İslam böyle bir şeye izin vermez. Mürşid-i Kamil’İn görevi kişiye kendisini bildirmek ve nefsini ıslah etmede yardımcı olmaktır.Bunun içinde Cenab-ı Hakkın kendi katından ihsan ettiği ilmi kullanır.Onlarca malumdur. Bu da iman meselesidir. Yok kardeşim böyle şey olmaz ilm-ü ledün de neymiş diyene Allah selamet versin. İnanıp inanmamak kişinin kendi hür iradesiyle bileceği bi iştir.

Yani vasıta yoktur ama vasıtasız olmaz. O zaman Peygamber’e de kardeşim peygamber de neymiş ben Allah arama kimseyi sokmam diyen de olur. Ya da fıkıh öğrenmek için Hoca da neymiş ben öğrenirim diyen de olur. Olur yani…Ama Cenab-ı Hakkın hakikatte buyurduğu ile zahiren emrettiği farklı gibi görünebiliyor. Daha doğrusu o hakikati anlamamız için bizlerden vasıta tutmamızı emrediyor gibi geliyor bana. Son söz bu minvalden bakarsak. Kimse Namaz kılıyor diye Allah’a kavuşacak cennete girecek diye bi garanti yok ama emrediyor yapıcaz, namaz,oruç, zekat, hac, hepsi birer vasıta değil mi?

Yukarıdaki bir mail grubunda ( Kaylule ) yer almış bir soru üzerine iki değerli ağabeyimizin verdiği cevaplardır.ALLAH kendilerinden razı olsun.

entelektüel

Edebiyatı sever, şiir dinlemeyi sever, liberal ve politik bir kişidir.

E-posta adresiniz gösterilmeyecek. Gerekli alanlar * ile işaretlidir.

*