Entelektuel.com

Bugün 17 Ağustos 2010, Büyük depremin üzerinden tam 11 sene geçti ve birçok ocak söndü ve insanlar büyük acılar yaşadı, yaşamaya devam ediyor. Deprem sonrası insanların depreme karşı olan bilgisi çok fazla artmasa dahi ilgisi arttı. Fakat ilgisinin artması sonucu pek bir gelişme olmadı. Devlet baba kendisine ait viyadükleri, okulları ve resmi devlet binalarını güçlendirme çalışmaları yapmaya başlamıştı ve bunları zamanla yapmakta. Peki ya biz özel mülklerinde oturan milyonlarca insan?

Malum deprem sonrası ek vergiler kondu, zorunlu deprem sigortası çıktı, bütün bunlar kesemizden para çıkmasına neden oldu. Peki, bu cebimizden zorunlu çıkan paralar neticesinde 11 sene öncesine göre daha güvenli bir konutta oturuyor musunuz? Birçoğumuz için hayır.

Misal şu dask ile insanlar evlerini sigortalattı fakat sigorta bir felaket sonucunda ortaya çıkan durumda insanların mağdur olmaması için yapılan bir işlem. Dask sigortası bu kadar yapılırken insanlar neden binalarını güçlendirme yönünde teşvik edilmiyor?

Tehlikenin farkında mısınız?

Bugün oturduğum yer olan İstanbul’un Fatih ilçesinde bir çok bina dış görünümünü güzelleştirmek adına ya binaların dışını kaplama yaptırmakta ya da güzel görünüme sahip olması için çeşitli taşlarla kaplattırmaktalar. Bütün harcanan bu paralar binaların daha güzel gözükmesi için. Sanki binalar daha güzel görününce 7,4 depreme daha dayanıklı olacaklar.

İnsanlar da bir garip, binanın güçlendirilmesi için mühendislik şirketi ile anlaşılacak denildiği vakit para vermemek için bin takla atarken binanın dışının iyi gözükmesi durumunda ise hemen para harcama moduna geçebilmektedirler. Zira misafirliğe gelen arkadaşları binalarını görmekteler fakat binanın sağlam olup olmadığını bilmemektedirler.

Keşke şu dask reklamları gibi sağlam olmayan binaların da sağlamlaştırılması için bir zorunluluk gelse. Zira İstanbul herhangi bir depremde yok olduğu vakit yok olan sadece İstanbul değil bütün bir Türkiye olacaktır.